28 Ağustos 2016 Pazar

Otostop Hikayeleri -1



  Bir cumartesi sabahıydı saat 12:35 civarı uyandım, burada bu gün yapacak bir şeyim yok deyip Ankaraya gidip Şahini alıp geri dönmeye karar verdim. Çantamı hızlıca toplayıp yola koyuldum, şehir içlerinden çıkmak daima sıkıntılıdır otostop çekmiş ya da çeken arkadaşlar bilir. Bir süre ben de o sıkıntıyı çektikten sonra, 35-40 yaşlarında bir adam ile annesi hastaneden dönerken aldılar beni.

Adam 95-96 model bir araba almış ve çok mutluydu, bir şeylere sahip olmanın mutluluğu ağzından dökülen her kelimeden anlaşılıyordu. Popüler kültürün 'en' yarışından etkilenmemiş, anadolunun güzel insan kontenjanından ana ve oğuldu kısacası.

İnmem gereken yere vardık ve indim, tepede güneş yakıyordu uzaklardan kararan bulutlar beni tereddüde sürüklüyordu, lakin bir yola girdikten sonra o yolu bitirmeden geri dönmek huyum değildi.

Birkaç araç geçtikten sonra Urfa plaka eski model bir araç durdu biraz önümde. Önce biraz çekindim, sürekli patlayan bombalardan dolayı. O sıralar Ankara patlamaları revaçtaydı. Ön koltuktan kadın inip arka koltuğa geçti, cama yöneldim; 'gel gardaş, gel' şeklinde bir sesle davet edildim.
Kollarında amatör dövmeleri olan, orta yaşlı bir adamdı. Aracın arka koltuğunda 3 çocuk ve ön koltuktan arkaya geçen kadın vardı. Halleri iç acıtacak cinstendi lakin o yokluk içerisinde temiz kalan bir kalbe sahiplerdi.

Yolları yüceleştirmeye ya da kutsallaştırmaya gerek yok, yıllardır yollardayım. Lakin tanıdığınız her güzel insanda, insan olmaya biraz daha yaklaşıyorsunuz. Her ne kadar reddetsek de ön yargılarımız insanlara yalnızca insan olarak bakmamızın önüne geçiyor.

Ben de birtakım ön yargılara sahiptim o ana kadar, aracına alan aile Suriyeden savaş sebebiyle ülkeye sığınmış Bayırbucak Türkmeni bir aileydi. Acıtasyon yapmaya ya da olayı dramatikleştirmeye niyetim yok fakat üstlerine giyecek doğru düzgün kıyafetleri bile yoktu ve o çocukların saf mutluluklarını, utangaçlıklarını görmenizi isterdim.
Neden geldiniz diye sordum; 'bir yandan ışid bir yandan Esad diğer yandan Rusya vuruyordu kardeşim. Silah yok çoluk çocuk ufak mecbur kaldık gelmeye, dükkanlarım vardı evlerim vardı hiçbirisi kalmadı. Burada çile çekiyoruz, düzelse de dönsek keşke' dedi.
Haklısın abi demekle yetindim, haklıydı çünkü filler tepişiyordu çimenler eziliyordu.

Yola çıkarken kahvaltı için yanıma aldığım poğaçaları verdim çocuklara, Ali bebeği sevmek istedim kadın; 'üstünüzü kirletmesin abi, üstü pistir' dedi. Dedim ya kir, pas ve acının içerisinde kalan tertemiz kalplere sahip insanlardı. Yol bitti indim araçtan, insanlığımdan utandım. Devam ettim yola.

Bir süre bekledikten sonra bir araç daha aldı ve kararan bulutlar Eskişehir semalarında fırtınaya dönmüştü. Sıkıntı bindiğim aracın kısa mesafe götürecek olmasıydı. Alan adam da 40 yaşlarında eskiden torbacı olduğunu söyleyen bir adamdı, sonu yok kardeşim düşmeye gerek yok dedi. Benzinlikte sigara ikram edip beni indirdi, öyle yağmur vardı ki yol göle dönmüş bir vaziyetteydi ve bulunduğum lokasyon  Eskişehire de Ankaraya da uzaktaydı saçma bir yerde yağmurun esaretinde kalmıştım.

Vakit ilerledikçe hızını kesen yağmuru fırsat bilip tekrar çıktım yola, bu sefer de tatilden dönen bir polis aldı. Bir süre ilerledik onunla da, araç bulamazsam eğer ekiplere söyleyip araç durdurabileceğini söyledi kabul etmedim. İsmini ve soy ismin söyledi karakolun yerini gösterdi ve beni istediğim bir yerde indirip uzaklaştı.

Sivrihisardaydım, yağmur yerini kesif bir rüzgara bırakmıştı. Biraz bekledim yol ayrımında akabinde bir tır durdu Polatlıya kadar gideceğini söyledi bindim, müzik eşliğinde devam ettik yola. Tıra binince uzuyor kısa mesafeler dahi, tıngır mıngır derken vardık indim.

Ana yola çıktım dolanırken yerde üzerinde 'Ankara' yazılı bir karton buldum, bu işimi kolaylaştıracaktı nitekim öyle de oldu. Mercedesi olan bir mimar aldı aracına, gırgır şamata derken hızlı bir şekilde Ankaraya varmıştım.

Farklı insanların hayat hikayelerine tanık olup, kendimi ve düşüncelerimi sorgulamama fırsat olmuştu bu yolculuk. Her insanın bir hikayesi vardı, kötü diye itham ettiğimiz insanların dahi içlerinde güzel kalmış noktaları vardı. Hangi meslekten, hangi ırktan, hangi dinden olursa olsun iyi insanlar halen var arkadaşlar ve aramızdalar.

Belki sizlerde ön yargılarınızdan ve ideolojilerinizden arınıp yalnızca insan olduğunuzun farkına varırsanız, iyi insanları görebilirsiniz.



                                                                  28.08.2016- İstanbul










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder