14 Mart 2017 Salı

Sorgu Seansları 1

      Sisli bir akşamın sonunda balkonumda göğü seyrederken bir başıma, yalnızlığa övgüler yağdıran insanları kendi yalnızlığıma davet edip; yalnızlığın ne olduğunu anlamalarını istedim. Sahip olmadığımız şeyler bizde ilgi uyandırırken, sahip olduklarımız zaman zaman ızdırap veriyordu.
Hızlı yükselişlerin düşüşü sert olur ve dip diye nitelendiren konumun aslında kelime anlamıyla ters düştüğünü her yükseldiğinde biraz daha iyi anlıyor insan.
 
     Sigaramın dumanı gökyüzüne kıytırık bir fotoğraf efekti katıyor gibi gözükse de dışarıdan bakınca, aslında içerideki yangının habercisiydi. Zaman zaman uzaklaşıp kendimden, dışarıdan bakma fırsatı buluyordum kendime sorgu seanslarımda. Bu da öyle bir akşamdı işte.
Yaptığım hataları, kaçırdığım fırsatları, boşa harcadığım zamanı, tükettiğim ruh sağlığımı, kandırdığım kendimi gözden geçiriyordum. İyi bir analiz gelecekteki hata yapma oranımı düşürürken, üzerime yağan sıkıntılardan ufak eskrimlerle kaçmamı sağlayacaktı.

     Hava soğuyordu saatle doğru orantılı bir şekilde, insanlar evlerine çekilmiş manzaram biraz daha aydınlanmıştı. Odaya girip masa lambasını yaktım, loş bir ışık karşısında çirkin olan anılar dahi güzel görünebilir uygun saat ve koşullar ayarlandığı takdirde. Koltuğa geçip uzandım içimdeki zaman tünelinden geçmişimin en mat olduğu noktaya doğru. Gözümün önünden akıp gitti seneler saniyeler içerisinde. Neredeydim, nasıl böyle bir hal almıştı işler, nasıl gelmiştim bu yaşa bir çırpıda, hangi ara gerçeklerle toz pembe yalanların arasına kalın çizgi çekmeyi öğrenmiştim.. Yıllar geçmişti oksijenle ilk temasımın üzerinden, gerçeklerin bu denli sarsacağını tahmin edemezdim haliyle. Sonra etrafımdaki duvarlar daraldı giderek, sesler uzaklaştı. Kendime bile sağır oldum, yalnızlık sağır ediyordu. İki gün evde oturmayı yalnızlık sanıp övgüler yağdırdığınız kelimenin boğucu bir etkisi vardı ilerleyen safhalarda.

  Hatalar silsile halinde gelmeye devam ederken, tahammül düzeyim yok olmak üzereydi. Önceleri bildiğim doğruları insanlara aktarmak için çabalardım, şimdilerde kendi doğrularım kendime yetmez hale geldi.
Bir süre sonra beklememeyi öğrendim ve o akşam da beklediğim kimse yoktu. Çalan kapı sesiyle irkildim, hayalle gerçek arası bir yerdeydim uzun bir süre emin olamadım. Akabinde tekrar çaldı kapı ve gerçekliğe birkaç adım daha yaklaştığımın farkına varmıştım. Kapıya doğru yönelmek istedim, sanki bacaklarım yüzyıllardır yürümüyormuşçasına beni zorladılar. Açtım kapıyı gecenin bu saatinde kapıyı çalan Çağlardan başkası olamazdı, nefes nefeseydi ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Bir sigara yakıp başını avuçlarının içerisinde ovuşturmaya başladı, evde iki kişiydik lakin en az yüz kişilik sessizlik vardı.
Böyle durumlarda susmakla konuşmak arasında bir seçim yapmaya zorlar şartlar sizi, yerimden kalkıp birer sigara sardım ikimize de, neler olup bittiğini ilerleyen günlerde öğrenecektim.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder