6 Temmuz 2016 Çarşamba

Bütün Suç Duvarların

takvime yeni çentikler attım, gelir gibiydin
bekledim
rüzgar okşadı saçlarımı, gözlerim nemliydi
hava bulutlu ve henüz sabah olmamıştı
yokluğunu zerk ettiğinde damarlarıma
gece kapatıyordu günahları kirli bir çarşaf edasıyla
tanrı yine uzaklardan sinyal atarken
gözlerin kapalı, başka rüyalarda vals ediyordun
benim hikayemde sen senarist, ben ise figüran.

belkiler ve keşkeler zihnimin arka odalarında
paranoyaya yakın,
bir şiir beni anlamana yetmez
seni seviyorum
fakat içimdeki kaosu durdurmaya gücüm yetmiyor
üzgünüm,
kaleme aldığın, açtığın temiz yapraklara konu olamadım
figüranlar daima ölür
gerek kendi hikayesinde gerek başkalarının hikayesinde
sen karar ver, kaç canım daha kaldı..

kum tanelerine sarılmak, hayalleri kucaklamak
suya yazı yazmak gibiydi
sana fiziksel temas
dirseklerim yara bere içerisinde, düştüm daima
hadi gökyüzünü kucaklamayı dene
hangimizin daha yüksekten düştüğüne karar veririz

berbat bir gecenin sancılı sabahı
umut kırıntılarımı karıncalar tüketti
gökyüzündeki perde kalkıyordu, günahlar ulu orta
neredesin, kimlesin bir fikrim yoktu
bildiğim tek şey
silüetin karşımdaki duvardaydı ve bana bakmıyordu
kokunun sindiği yastığımda gece boyu sorular yankılandı;

"kaçmak bir çözüm müdür, yoksa sorunun kendisi mi
geceler absorbe etmeye yeter mi sancıları
hissizlik umursamazlığın yancısı mıdır
bir insan maksimum kaç sene özlenebilir"

bana inan, ben delirmedim
bütün suç duvarların
sadece özledim, affet.



                                                                                          Anıl SUNGURTAŞ

                                                                                           06.07.2016 - İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder