12 Mayıs 2016 Perşembe

Sadece Anlatmak İstedim

Başkasını sevişini seyrettim, başkası için acı çekişini ve başkası için beni kimsesizleştirdiğine şahit oldum.

İnsanlar sürekli hatalar yapar, düzelttiğini sanarken bile yaptığı hamlenin hata olduğunu anlaması yıllarını alır. Nitekim benim de yıllarımı aldı, belki şu an yaptıklarım da bir hatadır bilmiyorum sadece spontane bir şekilde yaşıyorum.

Yıllar geçti, alışkanlıklarımdan kısa vadede vazgeçtiğimi anlamama yardımcı oldu geçen yıllar. Uzun vadede ise alışkanlıklarım ağzıma sıçtı. Ummadığım vakitlerde, blok edemeyeceğim şekilde yumruk gibi indi beynime. Kalbimi ekarte etmeyi başardım, acı eşiğimi yükselttim bu sayede lakin pişmanlık beynime entegre olduğunda çaresizliğe saplandım.

Hayatlarımız bize sunulmuş birer koridordan ibarettir, sürekli insanlar gelir soluklanır ve giderler. Kendinizi o koridordan dışarıya çekip uzaktan seyretmeyi deneyin, aslında geçen insanların sürekli tekerrür ettiğini idrak edeceksiniz.

Alıştığını sanıyor insan, koridorun kalabalıklığında kendi yalnızlığının farkına varamadan. Yıllar geçiyor binlerce insana eşlik ederek, Kesik bir bilekten süzülen kanın son demleri gibi azalıyor artık koridordan geçen insanlar ve o an anlıyorsun aslında alışmadığını, alışmanın sadece vicdani ret olduğunu.

Çok kadın geçti hayatımdan, az kadının izi kaldı hayatımda. Arabanın farına yakalanan tavşan gibi, bakakaldım arkalarından. Bir süre sonra iz bırakamayan kadınlar geldi, silerler sandım sadece anlık hafiflettiler. Unutmak diye bir şeyin var olduğunu sanırdım uzun zaman önce, yaşadıkça öğrendim ki unutmak sandığımız alışmakmış. Dahası alıştığını sanmakmış.

Takriben üç sene süren bir ilişki yaşadım bundan üç sene evvel. On altı yaşındaydım başladığında, bittiğinde ise on dokuz. Oturmamıştı hayatımda hiçbir taş yerine, buna rağmen bir şeyleri kurtarmak adına sürekli bir mücadele içerisindeydik. Hor kullanılan her şey yıpranır, bizim de duygularımız ve birbirimize olan tahammülümüz yıpranmıştı. Bittiğini anlamaya ikimizin de inanası gelmiyordu ve bunu artık anlaşılır bir dille ortaya koymanın vakti gelmişti. Bir anda olmadı hiçbir şey aksine kör bir bıçakla acıta acıta kestik aramızdaki bağları.

Yörüngesinden sapan bir elektron gibi savruldum günlerce, aradan iki sene geçti. Her çarptığım duvarda pişmanlık kat sayım artıyordu ve ben büyüyordum. Bakış açım genişlerken, içimdeki dünyaya sığamıyordum. İlk defa onu tam anlamıyla kaybettiğimin yaşadığı bir ilişkiden sonra farkına vardım. Sadece hal- hatır sormak için aradığımda, dinledim onun ağzından başka bir adama aşık olduğunu. O kadar yıldan sonra, onca çekilen cefadan sonra ağır geldi fakat susup sahte bir tebessümle ekarte ettim hüznümü.

Kendimle verdiğim bir savaşın içerisinde buldum kendimi, müttefikim özlem duygumken düşmanım pişmanlıklarımdı. Ona dair hiçbir şey yokken aklımın orta yerine düşmeyi başarabiliyordu, sanırım her gittiğinde geri döndüğünden beni buna alıştırmıştı. Alışkanlıklar içerisindeki alışkanlıklar göz ardı edilirken daha tehlikeli olabiliyordu.

Dikiş tutturamama evresindeydim, o ise kendine bir yol çizip emin adımlarla ilerliyordu. Öyle ki, aramızda geçen bir telefon görüşmesinde; evlilik fikrinin kendisine empoze edilmeye çalışıldığından bahsetmişti. Önce sıcak bakmadığını, şiddetle karşı çıktığını belirtti. Son günlerde öğrendim ki, yaşadığı ilişki o yönde yol alıyormuş.

Hislerim yıllarla doğru orantılı bir şekilde tükendiğinden, pek bir şey hissedemedim. Mutluluğu bütün insanların hakkettiği fikrindeydim ve ona öfkeli de değildim. Aklımdan geçen tek şey, yaşamayı reddettiğimiz beraber yaşanılacak günler oldu. Kaybedilen saygıyla, o günlerin de güzel olmayacağına kanaat getirdim ve mutluluğuna bir sigara atfettim.

Bu yazı uzadıkça uzar, demem o ki dostlarım; emek verdiğiniz, ellerinizde büyüttüğünüz, yıllarca çabaladığınız şeylerden vazgeçerken iki defa  hatta üç defa düşünün. Zira ummadığınız anlarda dank edebiliyor, ilk etapta şaka sandığınız gerçekler. Herhangi bir hissiyata sahip olmasanız dahi boşa giden emekleriniz vicdanınızı kanatabiliyor. Şunu da unutmayın; saygınızı kaybetmediğiniz müddetçe sevgi kısmı bir şekilde halledilir. Yeter ki saygınızı kaybetmeyin ikili ilişkilerinizde.


                                                                                 Anıl Sungurtaş 
                                                                                 12.05.2016 / Bilecik 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder