Sabahın altısında özleyerek uyanmak seni, kabusu mudur gecemin hasreti midir yokluğunun?
Çağrışımlar, ardı arkası kesilmeyen çağrışımlar. Yer edince acılar zihnimde, her yerde sen..
İki bayram arası ne çok şey değişti, iki bayram arasın ömrümden yirmi yılımı aldı.
Acılar taze, kanıyor sürekli dikişlerim. Sahte özlem sözcükleri falan. Gözyaşların kimyasal bir silahtı ve ben halen etkisindeyim.
Sen iyi bir nişancısın, intikam almaya yemin etmişçesine bütün insanlardan hain pusularınla can yakıyorsun, can alıyorsun. Vicdan duygun tecelli ederse bir gün, attığın pusuda yaktığın canlara ne olur dön bak. Bu mecrada popülerite ve intikam uğruna vazgeçtiğin insanların açık kalan gözlerine bak. Bak ki ölen umudu göresin, bak ki seni intikam almaya yemin ettiren adamın sana yaptıklarını başkalarına nasıl yaşattığını göresin.
Ancak o zaman terazine adalet duygusu iştirak eder ve tartarsın değip değmediğini yaptıklarına.
Sahi değdi mi?
Büyün bozulduğunda geriye senden hiçbir şey kalmayacak, ben seni ihanetlerinle hatırlayacağım bir iki duble rakı bir kaç tane buz. Belki de intihara yüz tutmuş bir kaç kıçı kırık tebessüm.
Ben seni özlerim hazmetmek imkansız olsa da yaptıklarını çık gel yine bir gece rüyama, tavla atar sorgularız yaptıklarını.
Öptüm umursamaz yerlerinden saat yedi kırk civarı.
Anıl SUNGURTAŞ
23.09.2015 07:40
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder