12 Ekim 2022 Çarşamba

Yaşamak

Yaşamak küflenmiş bir ekmek tadında

Çürümüş bir yumurta gibi
Mide krampları
Kabuslar
Uyuşan ellerim
Sürekli dolan gözlerim
Renkleri solmuş bir fotoğraf gibi yaşamak.

Göğüs kafesimdeki ağırlık
Nefes alamamak 
Uçan kuşların anlamsızlığı
Mezarlıklardaki taşlar
Üzerine attığım toprak hayallerimin
Acı verirken bulandıran
Kırılmış bir kemik gibi yaşamak.

Bulutlar, geçtiğim sokaklar
Geçmeyen akşamlar 
Titreyen sokak lambaları
Çöp kamyonları
Lekesi çıkmayan kirler
Yanık lastik kokusu gibi yaşamak.

Duyduğum yalanlar, 
Gördüğüm ihanetler
Çevremdeki tanıdık suratlar
Tanışık olunmayan hisler
Işığını kaybetmiş ateş böcekleri
İşlevini kaybetmiş bozuk bir saat gibi yaşamak.

Enkazlar
Viraneye dönmüş köyler
Faili meçhule karışmış cinayetler
Hastane kapıları
Çaresizlik
Dermanı bulunmayan dertler
Henüz gün yüzüne çıkmamış küfürler
Küllerle kaplı Ganj nehri gibi yaşamak.

Ağır bir depresyon,
Bedeni terk eden ruh
Et ve kemik yığını bedenler
Maganda kurşunu
Yolda son sürat takla atıp paramparça olan araçlar
Burkulmuş bir bilek gibi yaşamak.

Kan,
Kesilmiş bilekler
Müntehir bir travesti
Galatadan kendini atan Vedat
Genetik miraslar
Kanatları kırılıp yürümeye mahkum edilen kuşlar
Bir savaş suçlusu gibi yaşamak.

Dar ağacı,
Umutsuzluk içerisindeki ümitler
Vatanından olan sürgünler
Oğlu bağımlı anneler
Damarlarımda vals eden sakinleştiriciler
Duvarlara uzun uzun dalmışlıklar
Bitmeyen baş ağrıları
Bekleyişler…
Fişinin çekilmesini bekleyen bitkisel hayattaki bir hasta gibi yaşamak….

Anıl Sungurtaş





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder