12 Ekim 2022 Çarşamba

Paranoid Sancı

 

Senden haber alamamayı,
Sana da benden haber ulaşmamasını istiyorum
Bensiz içtiğin su, aldığın nefes bile boynuma dolanıyor
Sensiz bir hayat yavan kurumuş bir ekmekten tat almaya çalışmak gibi
Kurulmuş bir düzen içerisindeki düzensizlikte bir başına kalmak gibi
Etraf mahşer yeri,
Koşuşturan insanlar ve dünya bana artık çok yabancı.

Bildiklerim, bilmediklerime dönüşüyor
Bir saat öncesini hatırlayamazken, gördüklerimi unutamıyorum
Bilişsel bir bilinçsizlik içerisinde paranoid cümlelerle avunmaya çalışıyorum.
Şakaklarıma namluyu dayayan sen, 
Organlarımı başka bir beden de yaşatmak isteyen de sen
Hem katil, hem doktor
Bir elinde zehir, diğer elinde panzehir.

Yaşarken imkansız kılan bizi sen,
Başka kollarda yaşamayı göze alan sen,
Katlimi vacip eyleyip, 
Bizi iki yabancıya çeviren sen,
Değer miydi sahi?
Otuz kırk dakikalık zevkler uğruna, bir cinayete göz yummaya.
Yok oluşuma ses çıkartmamaya değer miydi?

Minarelerden isimler düşüyor teker teker,
Sığınmak istiyorum bir şeylere,
Kendime, bir dosta ama kendime bile yabancıyım şu an.
Gurur duy kendinle lütfen, 
Ne başlangıcı belli ne sonu belli olan bir enkaz bıraktın bize adına ilişki dediğimiz.

Evet neye üzüleceğimi şaşırmış vaziyetteyim,
Ve sen bunda bile beni suçlayacak kadar acımasızsın,
Beklenmeyen bir misafirdin hayatımda,
Beklediğimden fazlası oldun,
Eşimdin, dostumdun, yol arkadaşımdın, evladımdın, sevgilimdin
Şimdi ise ne bunların ne beni içerisinde bıraktığın ızdırabın bir önemi var senin için.
Keşke hayat biraz adil olsaydı, 
Keşke benim seni sevdiğim kadar sevmiş olsaydın beni.

Sana ölüyorum diyorum, 
Abartma diyorsun.
Soğukta sıcak sıcak ter dökmek nedir sen bilir misin?
Kalabalıklarda boğulup nefes alamamak nedir sen bilir misin?
Evet, göründüğü kadar güçlü değilmişim
Hüznüm, kederim gücümden daha üstün geldi.
En acısı da bu acının çözümü yok, dönüşü yok
Ben bu acıya mahkum bırakıldım. 
Müebbet bir yalnızlık, müebbet bir hasret.

En sevdiğin insanlar karşına geçip, gözlerine bakarak yalan söylediğinde
Kaybedeceğin güveni anla buradan.
Sahi ben insanlara nasıl güveneceğim?
Ben bu kabustan nasıl kurtulacağım?
Bir daha insanların masumiyetine nasıl inanacağım?
Ölmüş olmayı yeğlerdim, yitip gitmeyi yeğlerdim
Bu duyguların kisvesinde yaşamaya mahrum bırakılmaktansa.

Gözyaşlarım hıçkırıklarıma karışıyor, 
Bilirsin geçmişte başıma gelenleri
Dişlerim döküldü, yüzüm parçalandı
Kalkıp kanımı silip gidip yattım
Bu denli canım yanmamıştı anlıyor musun?
Beni kendinden kurtar lütfen,
Beni azad et!

Uyuyordun, seni son kez öpüp hoşçakal dedim ve veda ettim gülüşlerime 
Mutluluğuma, hayatıma ve sana.
Biliyor musun?
Bir daha asla eski ben olamayacağım.
Sana beni öldürdün derken son derece ciddiydim
Tanıdığın o neşeli, o mutlu beni öldürdün.

Günde üç pakete çıkarttım sigarayı,
Seni kendimden bile sakınan ben
Kendimi kendimden sakınamıyorum
İstediğin neyse verdim,
Kendimi, mutluluğumu, sevgimi
Hüznümü yudumluyorum şimdi kadehlerden
Üzerime çarpı at, as fotoğrafımı kimsenin göremeyeceği bir yere
O beni böyle sevmişti, ben onu ölüme mahkum ettim de ve gururlan kendinle.
Kendinin farkına var, yaptıklarının farkına var
Dön ve kendine sor,
Seven sevdiğine bunu yapar mıydı diye.

Anıl Sungurtas 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder