17 Eylül 2015 Perşembe

Yalnız Bir Opera -Murathan Mungan


Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda 
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim 
Oysa bilmedigin birsey vardi sevgilim 
Ben sende bütün asklarimi temize çektim 

Imrendigin, öfkelendigin 
Kizdigin, ya da kiskandigin diyelim 
Yani yasamislik sandigin 
Geçmisim 
Dile dökülmeyenin tenhaliginda 
Kaçirilan bakislarda 
Gündeligin basibos ayrintilarinda 
Zaman zaman geri tepip duruyordu. 
Ve elbet üzerinde durulmuyordu. 
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, 
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim. 
Baslangiçta dogruydu belki. 
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip, 
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren, 
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin. 
Ve hala bilmiyordun sevgilim 
Ben sende bütün asklarimi temize çektim 
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana 
Bütün kazananlar gibi 
Terk ettin. 

Yaz basiydi gittiginde, ardindan, 
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim. 
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim. 
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum. 
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum. 
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu 
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan 
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine 
Çerçevesine sigmayan 
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine 
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu. 

Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis. 
Seni bir siire düsündükçe 
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi 
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima. 
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük 
Usulca düsüyordu bir kagit akligina, 
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima. 
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha. 
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? 
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan olmami isteyen' notunu buldum kapimda. 
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda. 
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini 
Takvim tutmazligini 
Aramizda bir düsman gibi duran zamani 
Daha o gün anlamaliydim 
Benim sana erken 
Senin bana geç kaldigini. 

Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri. 
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti. 
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay, 
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti. 
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza. 
Adimlarimiz tutuk, yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi 
bakisiyorduk. 
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik. 
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki. 
Zamanla gözlerimiz açildi, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. 
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza. 
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana. 
Simdi biz neyiz biliyor musun? 
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz. 
Birbirine uzanamayan 
Boslukta iki yalniz yildiz gibi 
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz 
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca 
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz 
Ne kalacak bizden? 
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim 
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda 
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden 
Bizden diyorum, ikimizden 
Ne kalacak? 

Simdi biz neyiz biliyor musun? 
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz. 
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada 
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi 
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek 
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz. 

Kis basliyor sevgilim 
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor 
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan 
Oysa yapacak ne çok sey vardi 
Ve ne kadar az zaman 
Kis basliyor sevgilim 
Iyi bak kendine 
Gözlerindeki usul sefkati 
Teslim etme kimseye, hiçbir seye 
Upuzun bir kis basliyor sevgilim 
Ayriligimizin kisi basliyor 
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime. 

Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak, 
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, 
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak.... 
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir 
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir 
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun 
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar 
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz 
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar, 
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar 
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara, 
Çagrisimlarla ödesemezsiniz. 

Disarda hayat düsmandir size 
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz 
Bir ayriligin ilk günleridir daha 
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta 
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup 
Kulak verdiginiz saat tiktaklari 
Kaplar tekin olmayan gögümüzü 
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç 
Suyu bosalmis bir havuz, fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz 
Bakinip dururken duvarlara 
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek, 
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, 
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda 
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi 
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi 
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina, 
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya 
Kendimizi hazirlar gibi. 

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi 
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken, 
Ve kazanmis görünürken derinligimizi 
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde 
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar 
O tiktaklar kadar önemsiz kalir simdi 
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar 
Göremeseniz de, bilirsiniz 
Hiç yakin olmamissinizdir intihara bu kadar. 

Bana zamandan söz ediyorlar 
Gelip size zamandan söz ederler 
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden. 
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. 
Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadigini bildiginiz gibi. 
Dahasi onalar da bilirler. 
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düsünürler. 
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gerçegine katlanmak, sirtinizdaki 
hançeri çikartmak, Yüreginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden karsilasmak 
kolay degildir elbet. 
Kolay degildir bunlarla bas etmek, ugruna içinizi öldürmek. 
Zaman alir. 
Zaman alir sizden bunlarin yükünü 
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, açilar dibe 
çöker. 
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir. 
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. 
O bosluk doldu sanirsiniz 
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir. 

Gün gelir bir gün 
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide 
O eski agri 
Ansizin geri teper. 
Dilerim geri teper. 
Yoksa gerçekten bitmissinizdir. 

Zamanla yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, çogalir anlamlari, önemi 
kavranir. 
Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, çok sonra degerini kazanir. 
Yoklugu derin ve sürekli bir sizi halini alir. 
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamistir artik 
Mutluluk geçip gitmistir yaninizdan 
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir 
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla 
Günlerin dökümünü yap 
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini 
Kim bilebilir ikimizden baska? 
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis 
Bir iliskiyi, duygularin birligini, 
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi 
Yani günlerimiz aydinlikken kaçirdigimiz her seyi bir düsün 
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya 
Simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor 
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla 
Bunlar da bir ise yaramadiysa 
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda. 

Bu siire basladigimda nerde, 
Simdi nerdeyim? 
Solgun yollardan geçtim. 
Bakisimli mevsimlerden 
Ikindi yagmurlarini bekleyen 
Yaz sonu hüzünlerinden 
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim 
Geçti her cagin bitki örtüsünden 
Oysa simdi içimin yikanmis tasligindan 
Bakarken dünyaya 
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim: 
Çicek adlarini ezberlemekten geldim 
Eski sarkilari, sarhoslarin ve suçlularin 
Unuttuklarini hatirlamaktan 
Uzun uzak yollari tarif etmekten 
Haydutluktan ve melankoliden 
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden 
Duyarligin gece mekteplerinden geldim 
Bütünlemeli çocukluklariyla geçti 
Gençligimin rüzgara verdigim yillari 
Gökummalarin ve içdökmelerin vaktinden geldim. 

Bu siire basladigimda nerde, 
Simdi nerdeyim? 
Yaram vardi, bir de sözcükler 
Sonra vaat edilmis topraklar gibi 
Sayfalar ve günler 
Isik istiyordu yalnizligim 
Kötülükler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum 
Ilerledikçe...Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde 
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha siir bitmeden. 
Karardi dizeler. 
Ask...Bitti. Soldu siir. 

Büyük bir saskinlik kaldi o firtinali günlerden 
Daha önce de baska siirlerde konaklamistim 
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde 
Ask yalniz bir operadir, biliyordum: 
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim. 
Barbarlarin seyrettigi trapezlerden geçtim 
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu 
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk 
Birlikte çikalan yollarin yazgisidir: 
Eksiliyorduk 
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim 
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak 
Yani çogalarak 
Tahvil ve senetlerini intiharlarla degistirenlerin 
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda 
Agir ve aci tanikliklardan 
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. 
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum 
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu 
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... 
Korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari 
Ve açik hayatlari seviyordu. 
Buraya gelirken 
Uzun uzak yollar için her menzilde at degistirdim 
Atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri 
Ödünç almadim hiç kimseden hicbir seyi 
Çiplak ve sahici yasayip çiplak ve sahici ölmek için panayir yerleri... 
panayir yerleri... 
Ölü kelebekler... 
Ölü kelebekler... 
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim. 

Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye 
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden 
Aciyla bas etmeyi ögrendim. 
Yoksa bu kadar konusabilir miydim? 
Ipek yollarinda kuzey yildizi 
Askin kuzey yildizi 
Sanirsin durdugun yerde 
Ya da yol üstündedir 
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar 
Ölü yanardaglar, ölü yildizlar 
Ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi. 

Askin bir yolu vardir 
Her yasta baska türlü geçilen 
Askin bir yolu vardir 
Her yasta biraz gecikilen 
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler 
Gözlerim 
Askin kuzey yildizidir bu 
Yazlari daha iyi görülen 
Ben, öteki, bir digeri ona dogru ilerler 
Ilerlerim 
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama 
Ölü sairlerin imgelerinden kalma 
Sen de degilsin. O da degil 
Kuzey yildizi daha uzakta 
Yeniden yollara düserler 
Düserim 
Bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda 
Ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda 
Darmadaginik imgeler, sözcükler ve kafiyeler 
Yasamsa yerli yerinde 
Yerli yerinde her sey 
Simdi her sey doludizgin ve çogul 
Simdi her sey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi 
Simdi her sey yeniden 
Yüregim, o eski ask kalesi 
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden 
Dönüp ardima bakiyorum 
Yoksun sen 
Ey Sanat! Her seyi hayata dönüstüren. 

SIIR:Murathan MUNGAN 
YORUM:Aysun ASAR 
KAYIT:Aysun ASAR-Mehmet Hakan AYTAÇ(Bir Gece EfsanesiYALNIZ BIR OPERA (137430 Hit) 

Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda 
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim 
Oysa bilmedigin birsey vardi sevgilim 
Ben sende bütün asklarimi temize çektim 

Imrendigin, öfkelendigin 
Kizdigin, ya da kiskandigin diyelim 
Yani yasamislik sandigin 
Geçmisim 
Dile dökülmeyenin tenhaliginda 
Kaçirilan bakislarda 
Gündeligin basibos ayrintilarinda 
Zaman zaman geri tepip duruyordu. 
Ve elbet üzerinde durulmuyordu. 
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun, 
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim. 
Baslangiçta dogruydu belki. 
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip, 
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren, 
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin. 
Ve hala bilmiyordun sevgilim 
Ben sende bütün asklarimi temize çektim 
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana 
Bütün kazananlar gibi 
Terk ettin. 

Yaz basiydi gittiginde, ardindan, 
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim. 
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim. 
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum. 
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum. 
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu 
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan 
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine 
Çerçevesine sigmayan 
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine 
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu. 

Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis. 
Seni bir siire düsündükçe 
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi 
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima. 
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük 
Usulca düsüyordu bir kagit akligina, 
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima. 
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha. 
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? 
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan olmami isteyen' notunu buldum kapimda. 
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda. 
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini 
Takvim tutmazligini 
Aramizda bir düsman gibi duran zamani 
Daha o gün anlamaliydim 
Benim sana erken 
Senin bana geç kaldigini. 

Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri. 
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti. 
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay, 
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti. 
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza. 
Adimlarimiz tutuk, yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi 
bakisiyorduk. 
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik. 
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki. 
Zamanla gözlerimiz açildi, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize. 
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza. 
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana. 
Simdi biz neyiz biliyor musun? 
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz. 
Birbirine uzanamayan 
Boslukta iki yalniz yildiz gibi 
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz 
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca 
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz 
Ne kalacak bizden? 
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim 
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda 
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden 
Bizden diyorum, ikimizden 
Ne kalacak? 

Simdi biz neyiz biliyor musun? 
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz. 
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada 
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi 
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek 
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz. 

Kis basliyor sevgilim 
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor 
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan 
Oysa yapacak ne çok sey vardi 
Ve ne kadar az zaman 
Kis basliyor sevgilim 
Iyi bak kendine 
Gözlerindeki usul sefkati 
Teslim etme kimseye, hiçbir seye 
Upuzun bir kis basliyor sevgilim 
Ayriligimizin kisi basliyor 
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime. 

Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak, 
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, 
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak.... 
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir 
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir 
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun 
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar 
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz 
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar, 
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar 
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara, 
Çagrisimlarla ödesemezsiniz. 

Disarda hayat düsmandir size 
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz 
Bir ayriligin ilk günleridir daha 
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta 
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup 
Kulak verdiginiz saat tiktaklari 
Kaplar tekin olmayan gögümüzü 
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç 
Suyu bosalmis bir havuz, fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz 
Bakinip dururken duvarlara 
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek, 
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, 
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda 
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi 
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi 
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina, 
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya 
Kendimizi hazirlar gibi. 

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi 
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken, 
Ve kazanmis görünürken derinligimizi 
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde 
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar 
O tiktaklar kadar önemsiz kalir simdi 
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar 
Göremeseniz de, bilirsiniz 
Hiç yakin olmamissinizdir intihara bu kadar. 

Bana zamandan söz ediyorlar 
Gelip size zamandan söz ederler 
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden. 
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. 
Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadigini bildiginiz gibi. 
Dahasi onalar da bilirler. 
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düsünürler. 
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gerçegine katlanmak, sirtinizdaki 
hançeri çikartmak, Yüreginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden karsilasmak 
kolay degildir elbet. 
Kolay degildir bunlarla bas etmek, ugruna içinizi öldürmek. 
Zaman alir. 
Zaman alir sizden bunlarin yükünü 
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, açilar dibe 
çöker. 
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir. 
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. 
O bosluk doldu sanirsiniz 
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir. 

Gün gelir bir gün 
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide 
O eski agri 
Ansizin geri teper. 
Dilerim geri teper. 
Yoksa gerçekten bitmissinizdir. 

Zamanla yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, çogalir anlamlari, önemi 
kavranir. 
Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, çok sonra degerini kazanir. 
Yoklugu derin ve sürekli bir sizi halini alir. 
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamistir artik 
Mutluluk geçip gitmistir yaninizdan 
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir 
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla 
Günlerin dökümünü yap 
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini 
Kim bilebilir ikimizden baska? 
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis 
Bir iliskiyi, duygularin birligini, 
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi 
Yani günlerimiz aydinlikken kaçirdigimiz her seyi bir düsün 
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya 
Simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor 
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla 
Bunlar da bir ise yaramadiysa 
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda. 

Bu siire basladigimda nerde, 
Simdi nerdeyim? 
Solgun yollardan geçtim. 
Bakisimli mevsimlerden 
Ikindi yagmurlarini bekleyen 
Yaz sonu hüzünlerinden 
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim 
Geçti her cagin bitki örtüsünden 
Oysa simdi içimin yikanmis tasligindan 
Bakarken dünyaya 
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim: 
Çicek adlarini ezberlemekten geldim 
Eski sarkilari, sarhoslarin ve suçlularin 
Unuttuklarini hatirlamaktan 
Uzun uzak yollari tarif etmekten 
Haydutluktan ve melankoliden 
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden 
Duyarligin gece mekteplerinden geldim 
Bütünlemeli çocukluklariyla geçti 
Gençligimin rüzgara verdigim yillari 
Gökummalarin ve içdökmelerin vaktinden geldim. 

Bu siire basladigimda nerde, 
Simdi nerdeyim? 
Yaram vardi, bir de sözcükler 
Sonra vaat edilmis topraklar gibi 
Sayfalar ve günler 
Isik istiyordu yalnizligim 
Kötülükler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum 
Ilerledikçe...Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde 
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha siir bitmeden. 
Karardi dizeler. 
Ask...Bitti. Soldu siir. 

Büyük bir saskinlik kaldi o firtinali günlerden 
Daha önce de baska siirlerde konaklamistim 
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde 
Ask yalniz bir operadir, biliyordum: 
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim. 
Barbarlarin seyrettigi trapezlerden geçtim 
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu 
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk 
Birlikte çikalan yollarin yazgisidir: 
Eksiliyorduk 
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim 
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak 
Yani çogalarak 
Tahvil ve senetlerini intiharlarla degistirenlerin 
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda 
Agir ve aci tanikliklardan 
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim. 
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum 
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu 
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de... 
Korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari 
Ve açik hayatlari seviyordu. 
Buraya gelirken 
Uzun uzak yollar için her menzilde at degistirdim 
Atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri 
Ödünç almadim hiç kimseden hicbir seyi 
Çiplak ve sahici yasayip çiplak ve sahici ölmek için panayir yerleri... 
panayir yerleri... 
Ölü kelebekler... 
Ölü kelebekler... 
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim. 

Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye 
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden 
Aciyla bas etmeyi ögrendim. 
Yoksa bu kadar konusabilir miydim? 
Ipek yollarinda kuzey yildizi 
Askin kuzey yildizi 
Sanirsin durdugun yerde 
Ya da yol üstündedir 
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar 
Ölü yanardaglar, ölü yildizlar 
Ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi. 

Askin bir yolu vardir 
Her yasta baska türlü geçilen 
Askin bir yolu vardir 
Her yasta biraz gecikilen 
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler 
Gözlerim 
Askin kuzey yildizidir bu 
Yazlari daha iyi görülen 
Ben, öteki, bir digeri ona dogru ilerler 
Ilerlerim 
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama 
Ölü sairlerin imgelerinden kalma 
Sen de degilsin. O da degil 
Kuzey yildizi daha uzakta 
Yeniden yollara düserler 
Düserim 
Bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda 
Ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda 
Darmadaginik imgeler, sözcükler ve kafiyeler 
Yasamsa yerli yerinde 
Yerli yerinde her sey 
Simdi her sey doludizgin ve çogul 
Simdi her sey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi 
Simdi her sey yeniden 
Yüregim, o eski ask kalesi 
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden 
Dönüp ardima bakiyorum 
Yoksun sen 
Ey Sanat! Her seyi hayata dönüstüren... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder